Gençliğin Enerji Forumu Forumumuza Hoşgeldiniz |
|
|
Yazar |
Mesaj |
Cinsiyet: |
Burç: |
Hayvan: |
Yaş : 29 |
Kayıt tarihi : 01/11/08 |
Mesaj Sayısı : 140 |
Nerden : Evden |
İş/Hobiler : Öğrenci Cs1.5 |
Lakap : express |
|
Rep sistemi Aktiflik Başarı Puanı Güçlülük: Power Enerji |
|
Konu: Yazili Anlatim TÜrlerİ C.tesi Kas. 01, 2008 3:17 pm |
|
|
Roman
Eskiden beri roman, olmuş ya da olabilecek olayların tasarlanıp belli bir sanat düzeni içinde sunumudur, biçiminde tanımlanmaktadır. Roman özde insanı hedef alır. İnsanın iç dünyası, çekişmeleri, ruhsal çelişkileri, ev içi hayatı, çevresi, ailesi, hatta hayalleri, gelecekle ilgili plânları hepsi romanın ilgi alanındadır.
Romanın her milletin durumuna göre aldığı kimlik farklı olduğu gibi, gelişme seyri ve aşamaları da farklıdır.
Başlangıçta insanüstü olan öykü kahramanları yavaş yavaş insanlar arasına inmiş ve Rönesans’tan sonra ise bütünüyle sıradan insanlardan seçilmiştir. Batının sınıflı toplum yapısında burjuvazinin etkinliği Rönesans ve Reform hareketlerinin doğal sonucu sayılabilecek Fransız devrimiyle sıkı sıkıya bağlıdır. Bu devrimi hazırlayan iki önemli düşünürün de roman denemeleri yaptığını hatırlarsak (Voltaire ve J.J.Rousseau) romanı burjuvazi ile değilse bile romantik edebiyatla başlatmak hiç de yanlış olmayacaktır.
Edebiyâtımızda roman türünün ilk örnekleri Osmanlı Devleti’nin Batı medeniyeti ile bütünleşmeye çalıştığı Tanzimat döneminde görülür. Tanzimat dönemi siyâsi açıdan 1839'da başlasa da edebî açıdan yaygın görüş ilk özel gazete olan Tercümân-ı Ahvâl’in 1860’ta kurulmasıyla başladığı kabul edilir. Bu dönemde koşullar edebî ve sosyal açıdan eski ve yeninin mukayesesi veya çatışması şeklindedir.
Türk okuyucusunun roman ile tanışması Fransız romanlarının çevirisi yoluyla olur. Yusuf Kâmil Paşa 'nın Fransız yazar Fenelon 'dan yaptığı Telemak -ilk çeviri romanımız- isimli eseri 1862 yılında yayınlanmıştır. Türk romanının doğuşunda ve gelişiminde ve bir okur kitlesinin oluşturulmasında gazetelerin ve çevirilerin büyük katkısı olmuştur. Özellikle romantik eserlerin çevrilmesinde aynı dönemde Fransa'da romantizmin etkisini sürdürüyor olması ve okuyucuların bu tür eserlere ilgi göstermesi etkili olmuştur.
Türk Edebiyâtı’nda ilk roman Şemsettin Sâmi’nin 1872’de yayınladığı Ta’aşşuk-ı Talat ve Fıtnat adlı eseridir.
Roman Türleri
Serüven romanları Polisiye romanlar Tarihsel romanlar Yaşamöyküsel roman Politik romanlar Belgesel romanlar Romantik romanlar Gerçekçi romanlar Doğalcı-gerçekçi romanlar Eleştirel-gerçekçi romanlar Toplumcu-gerçekçi romanlar Yeni romanlar Post-modern romanlar |
|
|
|
Cinsiyet: |
Burç: |
Hayvan: |
Yaş : 29 |
Kayıt tarihi : 01/11/08 |
Mesaj Sayısı : 140 |
Nerden : Evden |
İş/Hobiler : Öğrenci Cs1.5 |
Lakap : express |
|
Rep sistemi Aktiflik Başarı Puanı Güçlülük: Power Enerji |
|
Konu: Geri: Yazili Anlatim TÜrlerİ C.tesi Kas. 01, 2008 3:17 pm |
|
|
Öykü (Hikâye)
Öykü, gerçek ya da gerçekleşmesi mümkün olayların yere ve zamana bağlanarak anlatıldığı bir yazı türüdür. Önceleri öykü, büyük öykü ve roman birbirlerinin yerlerine kullanılıyordu. Nitekim, Halit Ziya. "Hikâye" adlı eserinde romandan söz ederken "hikaye" demiştir. Fakat roman ile aralarında ortak öğelerin bulunduğu öykü, birçok yazar için romancılığa geçişte bir basamak olmuştur. Öykü türünde verilen ilk eser İtalyan yazar Boccacio 'nun Decameron öyküleridir. Boccacio, İtalyan klasik nesrinin de ilk üstatlarından biri olarak kabul edilir. Romana konu olan her şeyin tek kahraman ve tek olay çevresinde dönmesiyle oluşan küçük romanlardır. Öykülerde olay kısa ancak sürükleyicidir. Daha kısa zamanda okunabildikleri için daha çok ilgi görürler.
Öykü Türleri
Türk ve Dünya Edebiyatında bilinen iki temel öykü türü vardır.
1.Olay Öyküsü (Klasik Öykü) 2. Durum Öyküsü ( Kesit Öyküsü)
1. Olay Öyküsü : Bu tür öykülerde belli bir zaman içinde işlenen bir ana olay varır. Bu olay serim, düğüm, çözüm ilkeleri içinde anlatılır. Bu öykülerin öncüsü Fransız yazar Guy de Maupassant'tır. Bu yüzden olay öykülerine, Maupassant tarzı öykü de denmektedir. Bizde bu tarz öyküyü tercih edenlerin başında Ömer Seyfettin ve Refik Halit Karay gelmektedir.
2. Durum Öyküsü : Daha çok içe dönük, ruhsal, psikolojik durumların anlatımıdır. Bu tür öykülerin görünüşte bir konusu yoktur. Bu öykülerde serim, düğüm, çözüm bölümleri de yoktur. Dünyadaki öncüsü Anton Çehov'dur. Bizim edebiyatımızda ise Sait Faik bu tarzı en iyi uygulayan öykücüdür.
Batılı tarzda öykü de biz de Tanzimat Edebiyatı ile başlar. Bu türün bu dönemdeki ilk örneklerini Letâif-i Rivâyât ve Kıssadan Hisse adlı eserleriyle Ahmet Mithat, Müsâmeretnâme adlı eseriyle Emin Nihat vermişlerdir. |
|
|
|
Cinsiyet: |
Burç: |
Hayvan: |
Yaş : 29 |
Kayıt tarihi : 01/11/08 |
Mesaj Sayısı : 140 |
Nerden : Evden |
İş/Hobiler : Öğrenci Cs1.5 |
Lakap : express |
|
Rep sistemi Aktiflik Başarı Puanı Güçlülük: Power Enerji |
|
Konu: Geri: Yazili Anlatim TÜrlerİ C.tesi Kas. 01, 2008 3:18 pm |
|
|
Tiyatro :
Tiyatro sözcüğü Yunancada seyirlik yeri anlamına gelen teatron sözcüğünden türetilmiş ancak bu sözcük dilimize İtalyancadaki teatro sözcüğünden geçmiştir. Olmuş ya da olabilecek olayların sahne üzerinde oyuncular tarafından oynanması için yazılmış ya da tasarlanmış edebi eserlere denir. Ayrıca bu seyirlik oyunların oynandığı yer de tiyatro ismini almaktadır. Başlangıçta insanları eğlendirme amacıyla ortaya çıkmış olan bu sanat daha sonra gelişerek sadece eğlendirme değil; insanları etkileme, yaşamdan kesitler sunarak onları düşündürme ve eğitme aracı olarak edebiyatta yerini almıştır. Tiyatro; müzik, dans, resim gibi sanat türlerinden de yararlanmaktadır
Tiyatronun Türleri
Tiyatro, Klasik çağdan başlayarak iki ana kol halinde gelişme göstermiştir. Diğer dramatik eserler bu ana başlıklardan doğmuş ve bu eserler günümüz çağdaş tiyatrosunun temelini oluşturmuştur.
1. Tragedya (Trajedi) : Seyircide heyecan, korku ve acıma hissi yaratarak seyircinin bu yolla ruhunu arındırmasına yardımcı olan tiyatro eserleridir. Trajedi üç birlik kuralına (yer, zaman ve olay) göre yazılır; yani tek bir olay yirmi dört saat içerisinde olup sonuçlandırılmalıdır. Konularını tarihsel olaylardan ve mitolojiden alır. Ağırbaşlılık, ahlak ve erdem dersleri vermeye özen gösterir. Kişiler sıradan değildir; genellikle olağanüstü kahramanlardır. İlk örnekleri Antik Yunan'da i.Ö. V ve VI yüzyıllarda görülür. XII. asırda klasisizmin etkisiyle Fransa'da tekrar canlandığı görülmüştür.
2. Komedya (Komedi) : Toplumda ve insan ilişkilerinde görülen komik ve gülünç yanların ortaya konulduğu tiyatro eseridir. Komedyada da üç birlik kuralı uygulanır. Konuları günlük yaşamdan alır ve kişiler de yine günlük yaşamdan ve sıradan kişilerdir. Toplumda ve günlük yaşamda görülen eksik ve aksak yanların seyirciye komik yanlarıyla verilmesi hedeflenirken bu konularda seyircinin düşünmesini sağlar.
3. Dram : Tiyatronun tarihsel gelişimi sırasında yukarıda değindiğimiz iki ana türün dışında dram türü de ortaya çıkmıştır. Hem tragedyanın hem de komedyanın özelliklerini içeren ve daha çok toplumsal ve günlük yaşamdaki karşıtlardan yararlanarak konusunu oluşturur. Dramda üç birlik kuralı göz önünde bulundurulmamıştır. Türk Tiyatrosu
Geleneksel Türk Tiyatrosunda yazılı kaynaklara pek rastlanmamaktadır. Yazılı ilk örnekler Tanzimat Edebiyatıyla birlikte görülmektedir. Geleneksel Türk tiyatrosu genellikle seyirlik geleneği üzerine kurulmuştur. Tarihi uzun yıllara dayanan bu tiyatro Sözlü Tiyatro ürünleri olarak değerlendirilmektedir (Karagöz-Hacivat, meddahlık…).
Çağdaş Türk Tiyatrosu
Türk tiyatrosunun ilk yazılı örneklerinin verildiği dönem batılılaşmanın ivme kazandığı Tanzimat dönemine rastlamaktadır. Geleneksel Türk tiyatrosunun temel oluşturduğu bu tiyatronun ilk örneği Şinasi tarafından yazılmış olan" Şair Evlenmesi" adlı eserdir.
Tanzimat’la birlikte atılan bu adım Çağdaş Türk tiyatrosunun da sistemi olarak doğuşuna neden olmuştur. Bundan sonra dünya tiyatrosundaki gelişimler ve değişimler Türk tiyatrosunu da etkilemiş ve Türk tiyatrosunda köklü değişimler yaşanmıştır. Türk tiyatrosunun en önemli yazarları, Abdülhak Hamit Tarhan, Ahmet Vefik Paşa, Cevat Fehmi Başkut, Haldun Taner, Orhan Asena, Güngör Dilmen olarak sıralanabilir. |
|
|
|
Cinsiyet: |
Burç: |
Hayvan: |
Yaş : 29 |
Kayıt tarihi : 01/11/08 |
Mesaj Sayısı : 140 |
Nerden : Evden |
İş/Hobiler : Öğrenci Cs1.5 |
Lakap : express |
|
Rep sistemi Aktiflik Başarı Puanı Güçlülük: Power Enerji |
|
Konu: Geri: Yazili Anlatim TÜrlerİ C.tesi Kas. 01, 2008 3:18 pm |
|
|
Şiir
Zengin sembollerle, ritimli sözler ve seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebi anlatım biçimi, şiirin yapılabilecek en kısa tanımıdır.
Edebiyatın en kısa olmasına rağmen en etkili türü şiirdir. Şiir diğer edebiyat türleri içinde özel bir yere sahiptir. Ortaya çıkışı neredeyse dilin doğuşuna kadar uzanan şiir, bilinen en eski edebi türüdür. Bütün uluslarda, kültürlerde ve insan topluluklarında sözlü gelenekle doğan bu tür pek çok dilin de ilk yazılı örneklerindendir. Şiir; insana insanı, evreni ve varlıkları tanıtır. Bu anlamda şiir, özel bir düşünme ve duygulanma biçimidir. Şiirin, temeli düşünce ve imgedir. İmgeler, duyularımızla aldığımız varlıkların, durumların zihnimizde oluşan yeni görüntüleridir. İmgelerin gücü şiirin başarısına doğrudan etki eder.
Şiir Türleri
Şiirler konularına ve biçimlerine göre beşe ayrılmaktadır. Bunlar:
Lirik Şiir : İçten gelen duyguların coşkulu bir dille anlatıldığı şiir türüdür. Epik Şiir : Kahramanlık duygularını anlatan şiir türüdür. Pastoral Şiir : Tabiatı anlatan şiir türüdür. Didaktik Şiir : Öğretici, insanlara ders verici nitelikteki şiir türüdür. Dramatik Şiir : Tiyatroda oynanmak için yazılan şiir türüdür. Satirik Şiir : İnsanları yermek, hicvetmek için yazılan şiir türüdür.
Türk Edebiyatında Şiir
Bütün milletlerde olduğu gibi Türklerde de en eski edebiyat türü şiirdir. Daha çok destan özel1iği taşıyan bu eserler kuşaktan kuşağa geçerek günümüze kadar gelebilmişlerdir. Dede Korkut Hikâyeleri, Köktürk destanı, Saka destanı örnek gösterilebilir. İslamiyet sonrası Türk Şiiri iki kol halinde gelişme göstermiştir: Bunlardan ilki Divan şiiri, diğeri ise Halk Şiiridir.
Tanzimat Edebiyatına kadar bu gelenekle gelen Türk Şiiri bu edebiyatla değişiklikler göstermiştir. Tanzimat şiiri daha çok Batılılaşmanın hızlandığı dönemle eş zamanlı olarak gelişmiş ve bu nedenle içerik olarak köklü değişikliklere uğramıştır. Özellikle Fransız şiirinin örnek olarak alındığı bu şiirde konular toplumsal sorunlar ve hak, eşitlik, adalet, özgürlük gibi kavramlar üzerine kurulmuştur. Biçim olarak Divan şiirinin özelliklerini yansıtan bu şiirde genellikle aruz ölçüsü kullanılmakla birlikte hece vezniyle yazılan şiirlere de rastlanmaktadır. Yeni ve Batılı anlamda bir edebiyat kurmak isteyen Servet-i Fünûn şairleri toplumsal sorunlardan uzaklaşarak daha çok bireysel konulara yönelmişler ve Divan şiirinin tüm biçimsel özelliklerini şiirlerinde yansıtmışlardır. Millî Edebiyat şiiri ise; adından da anlaşılacağı gibi daha çok millîleşme hareketinin bir sonucudur. Millî konuların işlendiği bu şiirde hece ölçüsü ve sade bir Türkçe kullanılmaya özen gösterilmiştir.
Cumhuriyet Dönemi Türk şiiri yukarıda saydığımız tüm bu şiir geleneğinden ilham alarak günümüze değin büyük bir gelişme göstermiştir. Toplumcu Gerçekçi, Garip Hareketi, İkinci Yeni akımı başta olmak üzere pek çok anlayışla değişip gelişmiştir. "Modern şiir" diye adlandırılan günümüz şiirinin en önemli unsuru şiirde kullanılan dil olmuştur. Şiir dilinin günlük konuşma dilinden farklı olduğunu söyleyen ve şiirde kapalılığı seçen, anlama önem veren "imge"yi şiirin temeli sayan bir anlayış doğmuş ve şairin uyak konusunda kendisini tamamen özgür hissettiği bir ortam oluşturulmuştur. Tüm bu gelişmelerle Türk şiiri bugün dünya şiirinde saygın bir yere sahip olmuştur. |
|
|
|
Cinsiyet: |
Burç: |
Hayvan: |
Yaş : |
Kayıt tarihi : 08/11/08 |
Mesaj Sayısı : 145 |
Nerden : Konya |
İş/Hobiler : Kitap |
Lakap : İso |
|
Rep sistemi Aktiflik Başarı Puanı Güçlülük: 0 |
|
Konu: Geri: Yazili Anlatim TÜrlerİ Perş. Kas. 13, 2008 9:54 am |
|
|
teşekür |
|
|
|
|
1 sayfadaki 1 sayfası |
|
|
Bu forumun müsaadesi var: |
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|
|
|
|
| |
|